Bir şarkı
duyarsınız radyoda, öyle beklenmedik bir zamanda ansızın yakalanırsınız
aslında, boşluğunuza denk gelir. Birden tüm hayatınızı geleceğinizi gözden
geçirmenize neden olur o, ne düşünülerek yazıldığını bilmediğiniz şarkı...
Bugün ben de
öyle bir şarkıya yakalandım, ''sevgilim bu nasıl aşk hikayesi ne sen varsın ne
ben varım, baktım senli benli sayfalara yazdığımız her şey yarım'' diyordu. Hiç
aklıma getirmediğim, dürüst olmak gerekirse getirmekten kaçındığım adını bir
türlü koyamadığım sen geldin aklıma. Hadi bir cesaret dedim hadi kaçma da düşün
bu sefer dedim. Demez olsaydım...
Her gün
görüp seni, gözlerinin içine bakıp dudaklarından dökülen sözlere bir çocuk
saflığıyla inanmak daha doğrusu inanmak istemek nasıl bir şeydir dedim kendi
kendime.
Doğru
zamanda doğru yerde buluşmak için sözler vermek birbirimize, sarılıp ben hep
senin hayatında olacağım demek, yanyanayken bile özlemek, varlığın bana huzur
veriyor demek fısıltılarla, ellerimizi birbirimizden alamamak... Her fırsatta gelecekten
birlikte olmaktan bahsedip cümlelerimiz bittikten sonra kendi hayatlarımıza
dönmek, tüm bunlar ne demek adı ne tüm bunların? Hadi bir cesaret dedim
düşünmeye başladım ama yok; yine cevap yok.
Onunla olan
hiçbir şeye öylesine söylenen 'bir yalandan ibaret' yakıştırması yapamıyorum.
Galiba biraz da içimdeki O'nu zedelemek istemiyorum. İşte bu yüzden tüm bu
hırpalanışım.
Hadi gel
desem bırak geride neyin var neyin yoksa gel desem gelebilir misin? Tüm
günahlarını geçmişe armağan etsen, hadi gel; geleceğim armağanım olsun sana
desem gelebilir misin? Alsam seni tüm bu yaşadığın yalanların içinden tutabilir
misin ellerimi? Birkaç şişe devrilmeden akmaz mı senin gözlerinden
pişmanlıkların, mutluluğa özlemin akmaz mı gözlerinden?
Kendime
diyorum ya; hadi bir cesaret düşün diye, hadi bir cesaret düşün sen de... Sor
bakalım kendine, neden gözlerindeki bu med cezir, neden her sarhoş olduğunda
akan bu sel, neden her sabah uyandığında içindeki o saf tertemiz çocuğu bırakıp
gidiyorsun soğuk bir yuvaya; ta ki akşam olup iki tek atana dek?
Bir garip
pusuda gibiyim şimdi yaşananlar bittikten sonra ortaya çıkacak korkak bir asker
gibi bekliyorum sanki. Oysa yakışmaz bana korkaklık.. Korkaklık yakışmaz erkek
adama! Ben senin sokağına, zifiri karanlıkta da olsa gelirim, çeker alırım ben
seni her hengâmeden. Kan gövdeyi götürse de, namlunun ucunda da olsa ellerin
tutarım ben... Yeter ki iste sen, yeter ki bir an mutlu olduğunda sırtını dönme
tüm hayatına.
Doğru yer
doğru zaman gözlerinde bir ışık yanıp gözlerime yansıdığında gelecek. Çek
aramızdaki o aynayı tekrar sana yansımasın gözündeki ışık. Bırak vursun yüzüme,
gözüme... Bırak aydınlansın şu yalan dolan dolu karanlık bîçare hayatımız...
Şimdi ne
yapmak istersen onu yap ama öldüreceksen sen öldür beni, yak sevdamızı savur
külünü yollara... Ama dur sakın ağlama, ağlamasın sevdamız !
İsa Güneruz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder