Yazdığım
en uzun cümleden sonra bir an durup ne nokta ne virgül koyup bekledim, geriye
dönüp baktığımda hayatımdaki hiçbir güzel anı yazdığım cümle kadar bile uzun
değildi. Uzun cümleler anlatamazdı yaşananları kısa ve öz olmalıydı her şey.
Güneşin doğup batışı gibi, insanın doğup ölüşü gibi, bir bebeğin ağlayıp
susması gibi uzun görünse de kısa ve öz olmalıydı her şey.
En
çabuk bitenlerdir en çok sevdiklerimiz. Size hiç sevdiğiniz bir şarkı bitmek
tükenmek bilmez geldi mi? Ya da en sevdiğiniz yemek; tadını çıkara çıkara
yeseniz bile çabucak bitmez mi? Siz hiç çok sevdiğiniz bir dostunuzla sohbet
ederken güneşin doğuşuna şaşırmadınız mı? Ne de çabuk geçmiştir bütün gece…
Farkındaysanız
tüm bunların, garip bir hüzün çöker üstünüze, her şeyin bu kadar kısa olması
koyar size. Sevdiğiniz şeyleri yapmaktan korkar olursunuz. Yasak kılarsınız
yüzünüze gülmeleri. Bazıları ‘’çok gülersen, çok ağlarsın’’ gibi saçma cümleler
sokar aklınıza. İstemezler çünkü gülmenizi. Ya onlardan uzun gülerseniz? Ya
onlar ağlarken siz gülerseniz? İstemezler işte sebebini anlatacak kadar uzun
cümleler kuramam ben… Sonra değişmeye başlarsınız başınıza gelen olaylara en
ciddi tavrınızı takınır en asık suratlı halinizle ‘’nasıl olsa geçer’’
dersiniz. Artık gülmekten yoksun kuru bir umut kalmıştır içinizde, o da zaten
son demlerini yaşıyordur. Umut.. Her güzel şey gibi o da kısacıktır.
Korumazsanız onu hemen çekip gitmeye meyillidir.
Öyle
ya sevdiğimiz her şey o kadar kısa ki yangından mal kaçırır gibi yaşıyoruz. Ne
yana baksak telaş ne yana baksak talan edilmiş yürekler görüyoruz. Hiç kimsenin
içindeki güzelliği bekleyip görecek kadar sabrımız kalmamış nasıl olsa hemen
bitecek düşüncesiyle. Birbirimizin gözlerine bakmadan anlatır olmuşuz her şeyi.
Hoş anlattığımız şeyler zaten alelade, gündelik konuların ötesine geçmediği
için biz de haklıyız bir yerde birbirimizin gözlerine bakmamakta, ne gerek var!
Oysa
korkmamalı insan bir şeylerin çabuk bitecek olmasından. Korkup
yaşanabileceklerden de olmamalı. Uzun cümleler kurup saatlerce kendini
anlatmaya çalışmamalı insan. Seviyorum, özledim, gel, git, hoşçakal, güle güle
gibi kelimeler yeter zaten anlatmaya her şeyi. Yeter ki yüksünmeyelim bu
kelimelerden, yeter ki yaşadığımız güzelliklerin keyfini çıkarmasını bilelim
varsın çabuk bitsin ne gam… Zaten kısa ve öz olmalı her şey. Kısacık olan
hayatımızı kısa, öz ve güzel olan birçok anıyla doldurabilmeliyiz.
İsa GÜNERUZ