Git, git
kalma buralarda. Hem kalsan ne yapacaksın ki baksana şehre, geceleri fahişe
dolu gündüzleri siren sesleri. Artık anneler çocuklarını dışarı gönderirken
yabancılarla konuşma demekle yetinemiyor; tanıdık kimse kalmamış ki sokaklarda.
Yüzler bilindik belki ama kimin ruhu kimde belli değil. Herkes bir şeylerden şikâyet
eder halde. Sıkıntı büyük senin anlayacağın...
Aç
televizyonu haberleri izle biraz, sonra günde bir tane de olsa gazete oku.
Şehit olanları gör, trafik kazasında ölenleri, tecavüze uğrayan küçücük
çocukları. Açlık sınırının çok altında insanlara maaş olarak ödenen para,
ekonomi iyiye gidiyor diyorlar ama ben iyiye giden bir şey göremiyorum.
Üniversitelerde harçlar çok fazla, hem bazılarına fazla bazılarına hiç yok.
Öğrencilerse kıt kanaat geçiniyor. Bir karanlık var ülkenin üstünde siyasi,
ekonomik, sosyal; adını koyamadığım anlam veremediğim bir karanlık… Biz,
hepimiz değilse de çoğumuz içten içe yeminler ederdik bu karanlıkta boğulmamak
için. Ama bak işte pek bir şey yapamıyoruz.
Yapılacak
bir şey var mı diye sorarsan, ne bileyim gidip bir sahil kasabasına yerleş,
küçük bir ev tutarsın bahçesinde domates biber işte ne yetiştirebiliyorsan
yetiştirirsin. Birazını kendine ayır birazını satarsın pazarda, malûm elektrik
su kömür hepsi para ha tabi bir de kira var.
Yok, bu bana
gelmez diyorsan bir memur ol karışma etliye sütlüye. Git gel işine, ay başlarını
bekle; maaşını al böl sağa sola. Sahil kasabasında olsan da olmasan da
elektrik, su, kömür şehirdesin ya belki doğalgaz hepsi para ha tabi yine bir de
kira var. Bu arada para da biriktir ki kış aylarında doğalgaza zam gelmeden
biraz gaz alırsın; faturalı değilse. Faturalıysa yandın zaten kışın ortasında!
Evlenmiş olursan eğer bazı masrafların olacak söyleyip de korkutmak istemem
şimdiden.
Öyle yaşa
git işte. Oraya koştur buraya koştur, çoluk çocuk ev bark derken geçer gider
ömrün. Hem belli mi ki ne kadar yaşayacağımız? Sen en az nasıl yorulursun onun
hesabını yap. Bir şey üreteyim falan deme başına bela olur. Al maaşını yaşamana
bak.
Hem sana ne
memleket meselelerinden? Ülke karanlıktaymış sana ne? Üniversitelerde harçlar
çokmuş sana ne? Hâlâ açlıktan ölenler varmış sana ne? Sen misin şehit olan,
babanın oğlumu sana ne ulan? Bu ülkede parası olmadığından tedavi olamayan
insanlar varmış, sana ne? Bu ülkeyi satıyorlarmış sana ne? Birileri dinine
kitabına hakaret ediyormuş, duyma arkadaş, sana ne? Hayvanlara eziyet
ediyorlarmış, sana ne? Bu ülke çöl oluyormuş sana ne? Üzerine vazife olmayan
işlere karışma!
Velhâsıl-ı
kelâm git, git kalma buralarda. Hem kalsan ne yapacaksın ki?
İsa Güneruz