7 Nisan 2016 Perşembe

NEREDEN BULSAM?

Bir rüya görüyorum öyle güzel ki asla gerçek hayatta yaşanmayacak gibi. Uyanıyorum ansızın, gözlerimi zihnimi açık tutup rüyamı ezberlemeye çalışıyorum, unutursam belki rüyalar bile yeniden o güzelliği bana vermez diye korkuyorum. Sonra birden sızıp kalıyorum geri, uykunun ağırlığını taşıyamıyorum ve daha kötüsü uyandığımda güzel bir rüya gördüğümden daha fazlasını hatırlayamıyorum. Zihnimi ne kadar yorsam nafile, unutmamak için uyanık kalmaya çalıştığım rüya kapıyı çoktan arkadan kilitlemiş ve gitmiş oluyor.

Gecenin yarısında, saatlerin yeni günden paylarını aldığı, benim gözlerimin uykuya dikildiği anlarda aklıma gelenler var bir de. Aklıma geldiklerinde bilgisayarı kapatmış olduğumu fark edip hemen bir kağıt kalem aramaya koyuluyorum. Kağıdı ve kalemi bulmaya çalışıp da başarısız olduğumu anladığım sıralarda doğduğum büyüdüğüm eve ne denli yabancı olduğum, yabancı düştüğüm geceyi yaran bir şimşek sızısıyla düşüyor içime. Yazık ki hemen ardından aklıma gelen ilk şey bunun bir çaresizlik örneği olduğu oluyor. Olanca sessizliğin içinde tekrar bilgisayarı açıp fanından çıkan sesle kulaklarımın sağır olmadığının farkına varıyorum. İlk aklıma gelenleri yazabilmiş olsaydım size bana ve hayata dair ne çok şey anlatacaktım; tıpkı rüyamın bana verdiği sahte mutluluk kadar çok şey. Ama modern çağın getirdiği tüm kolaylıklarla birlikte götürdüğü kelimeler için yapabileceğim çok fazla bir şey yok maalesef. Yalnızca bir sonraki sefer için aklımda daha çok şey tutmaya çalışabilirim sanırım. Sahi bu sefer ne tutabildim ki aklımda?

Şu modern dediğimiz çağ bizden ne çok şey götürüyor ve ne kadar yalancı. Her şeyi hızlandırdı bize her şeye ulaşma imkanı verdi, saat farkını dikkate aldığımda dünyanın öbür ucundaki arkadaşımla konuşma imkanı verdi bana yada bize hepimize. Oysa biz hiç fark etmedik ya da fark etmek işimize gelmedi; bizi birbirimize yaklaştırdığını düşündüğümüz bu çağ bizi birbirimizden bizi bizden öyle uzaklaştırdı ve zihnimizi öyle boş şeylerle doldurdu ki rüyalarımızı hatırlayamaz, hissettiklerimizi yazamaz hale geldik.  Kapı açıldığında hoş geldin diyen bir güler yüzden daha çok bilgisayar açıldığında hoş geldiniz diyen bir nota aşina olmaya başladık.

Bana rüyalarımı hatırlayacak huzurlu bir zihin

Zihnime düşen kelimeleri yazacak bir kalem ve bir kağıt

Ve bir de zamana not edebileceğim birkaç yeni ve güzel anı lazım.

Nereden bulsam?

Ne dersiniz?


2 yorum:

  1. Hatırlasak bile bunları kağıda dökmek mümkün gibi görünmüyor. Sözler de kafi gelmiyor. Hiç kimse benim gördüklerimi benim gördüğüm gibi göremeyecek, anlayamayacak ve o duyguları yaşayamayacak; ben de bir başkasınınkini. Güzel rü'ya Hz. Allah'ın bir lütfu. Bırakalım da kendimizde kalsın.

    YanıtlaSil
  2. Fotoğraf makinelerini de bu amaçla kullanmıyor muyuz zaten,hafızamız bize oyun oynar da unutuveririz diye anı dondurmak için. Bir şeyi atlıyoruz yalnız, Kuzey ışıklarının dans etmesini saatlerce bekleyip daha sonra yanında olan herhangi bir teknolojik alete sarılıp o anı kayıt altına alırken, o ışık dansının bize ne hissettireceğini hayatımızın sonuna kadar öğrenmemeye mahkum oluyoruz örneğin. Halbuki o yeşilli morlu ışıklar altında gökyüzünü izlemek nasıl bir his bilmiyorsun ama elinde haddinden fazla profesyonel ve olağanüstü bir fotoğraf var. Şimdi hangisi için üzülüp, hangisine sevinelim öyle değil mi?

    YanıtlaSil