29 Ekim 2013 Salı

GEÇ OLMADAN

Sahip olduğumuzu bildiğimiz birçok şey var bir de sahip olup da farkında olmadığımız şeyler. Bu ikisinin ise tek bir ortak yanı var o da sahip olduğumuz her şeyin kıymetini kaybettiğimizde anlamamız.
Karnımız tokken yemeğin kıymetini, hüznümüz yokken mutluluğun kıymetini, dostumuz varken dostun kıymetini bilmeyiz.  Ta ki ne zaman olmazlar yahut noksan olurlar veya onlara ihtiyaç duyarız işte o zaman anlarız kıymetlerini.  Dilerim ki kıymetini anladığımız şeyler biz anladığımızda yine yanıbaşımızda olsunlar. Eğer olmazlarsa bizlerden her seferinde bir parça alıp, büyütür bizi yok saydıklarımız.
Yaşımızdan, fikrimizden anlık isteklerimiz yüzünden fevri davranırız kimi zaman. O anın verdiği kızgınlıkla çevremizde kim varsa pervasızca üzer bir adım sonrasını düşünmeyiz bazen. Sonra bir gün anlarız ki hiçbir şey anneden babadan dosttan öte değildir hayatta. Sonra bir gün anlarız ki biz tabağımızdaki yemeği beğenmezken dünyada onca aç bîtap insan vardır. Sonra bir gün anlarız ki aslında mutlu olmadıktan sonra dostlarımızla olmadıktan sonra hiçbir kıymeti yoktur tek başına sahip olduklarımızın yahut olmak istediklerimizin.
İnsanız işte kışın soğuktan yazın sıcaktan şikâyet eder dururuz. Var olanı,  var olduğu zaman acısıyla tatlısıyla sevip sahip çıkmamız gerektiğini her seferinde unuturuz. Oysa elimizdekileri henüz kaybetmeden, elimizdekiler gitmeden, biz geriden bakan olmadan sıkı sıkıya sarılmalı, ona kendimizden bir şeyler katmalıyız.
Hani diyorum yağmur yağmadan üstümüzdeki çatının, hava soğumadan sıcak evimizin, göçmeden bu dünyadan sevdiklerimizin kıymetini bilsek olmaz mı?
                                                                                           İsa Güneruz