29 Nisan 2012 Pazar

KISA VE ÖZ


Yazdığım en uzun cümleden sonra bir an durup ne nokta ne virgül koyup bekledim, geriye dönüp baktığımda hayatımdaki hiçbir güzel anı yazdığım cümle kadar bile uzun değildi. Uzun cümleler anlatamazdı yaşananları kısa ve öz olmalıydı her şey. Güneşin doğup batışı gibi, insanın doğup ölüşü gibi, bir bebeğin ağlayıp susması gibi uzun görünse de kısa ve öz olmalıydı her şey.
En çabuk bitenlerdir en çok sevdiklerimiz. Size hiç sevdiğiniz bir şarkı bitmek tükenmek bilmez geldi mi? Ya da en sevdiğiniz yemek; tadını çıkara çıkara yeseniz bile çabucak bitmez mi? Siz hiç çok sevdiğiniz bir dostunuzla sohbet ederken güneşin doğuşuna şaşırmadınız mı? Ne de çabuk geçmiştir bütün gece…  
Farkındaysanız tüm bunların, garip bir hüzün çöker üstünüze, her şeyin bu kadar kısa olması koyar size. Sevdiğiniz şeyleri yapmaktan korkar olursunuz. Yasak kılarsınız yüzünüze gülmeleri. Bazıları ‘’çok gülersen, çok ağlarsın’’ gibi saçma cümleler sokar aklınıza. İstemezler çünkü gülmenizi. Ya onlardan uzun gülerseniz? Ya onlar ağlarken siz gülerseniz? İstemezler işte sebebini anlatacak kadar uzun cümleler kuramam ben… Sonra değişmeye başlarsınız başınıza gelen olaylara en ciddi tavrınızı takınır en asık suratlı halinizle ‘’nasıl olsa geçer’’ dersiniz. Artık gülmekten yoksun kuru bir umut kalmıştır içinizde, o da zaten son demlerini yaşıyordur. Umut.. Her güzel şey gibi o da kısacıktır. Korumazsanız onu hemen çekip gitmeye meyillidir.
Öyle ya sevdiğimiz her şey o kadar kısa ki yangından mal kaçırır gibi yaşıyoruz. Ne yana baksak telaş ne yana baksak talan edilmiş yürekler görüyoruz. Hiç kimsenin içindeki güzelliği bekleyip görecek kadar sabrımız kalmamış nasıl olsa hemen bitecek düşüncesiyle. Birbirimizin gözlerine bakmadan anlatır olmuşuz her şeyi. Hoş anlattığımız şeyler zaten alelade, gündelik konuların ötesine geçmediği için biz de haklıyız bir yerde birbirimizin gözlerine bakmamakta, ne gerek var!
Oysa korkmamalı insan bir şeylerin çabuk bitecek olmasından. Korkup yaşanabileceklerden de olmamalı. Uzun cümleler kurup saatlerce kendini anlatmaya çalışmamalı insan. Seviyorum, özledim, gel, git, hoşçakal, güle güle gibi kelimeler yeter zaten anlatmaya her şeyi. Yeter ki yüksünmeyelim bu kelimelerden, yeter ki yaşadığımız güzelliklerin keyfini çıkarmasını bilelim varsın çabuk bitsin ne gam… Zaten kısa ve öz olmalı her şey. Kısacık olan hayatımızı kısa, öz ve güzel olan birçok anıyla doldurabilmeliyiz.
                                                                                              İsa GÜNERUZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder