31 Mayıs 2012 Perşembe

ADI YOK

Bir şarkı duyarsınız radyoda, öyle beklenmedik bir zamanda ansızın yakalanırsınız aslında, boşluğunuza denk gelir. Birden tüm hayatınızı geleceğinizi gözden geçirmenize neden olur o, ne düşünülerek yazıldığını bilmediğiniz şarkı...
Bugün ben de öyle bir şarkıya yakalandım, ''sevgilim bu nasıl aşk hikayesi ne sen varsın ne ben varım, baktım senli benli sayfalara yazdığımız her şey yarım'' diyordu. Hiç aklıma getirmediğim, dürüst olmak gerekirse getirmekten kaçındığım adını bir türlü koyamadığım sen geldin aklıma. Hadi bir cesaret dedim hadi kaçma da düşün bu sefer dedim. Demez olsaydım...
Her gün görüp seni, gözlerinin içine bakıp dudaklarından dökülen sözlere bir çocuk saflığıyla inanmak daha doğrusu inanmak istemek nasıl bir şeydir dedim kendi kendime.
Doğru zamanda doğru yerde buluşmak için sözler vermek birbirimize, sarılıp ben hep senin hayatında olacağım demek, yanyanayken bile özlemek, varlığın bana huzur veriyor demek fısıltılarla, ellerimizi birbirimizden alamamak... Her fırsatta gelecekten birlikte olmaktan bahsedip cümlelerimiz bittikten sonra kendi hayatlarımıza dönmek, tüm bunlar ne demek adı ne tüm bunların? Hadi bir cesaret dedim düşünmeye başladım ama yok; yine cevap yok.
Onunla olan hiçbir şeye öylesine söylenen 'bir yalandan ibaret' yakıştırması yapamıyorum. Galiba biraz da içimdeki O'nu zedelemek istemiyorum. İşte bu yüzden tüm bu hırpalanışım.
Hadi gel desem bırak geride neyin var neyin yoksa gel desem gelebilir misin? Tüm günahlarını geçmişe armağan etsen, hadi gel; geleceğim armağanım olsun sana desem gelebilir misin? Alsam seni tüm bu yaşadığın yalanların içinden tutabilir misin ellerimi? Birkaç şişe devrilmeden akmaz mı senin gözlerinden pişmanlıkların, mutluluğa özlemin akmaz mı gözlerinden?
Kendime diyorum ya; hadi bir cesaret düşün diye, hadi bir cesaret düşün sen de... Sor bakalım kendine, neden gözlerindeki bu med cezir, neden her sarhoş olduğunda akan bu sel, neden her sabah uyandığında içindeki o saf tertemiz çocuğu bırakıp gidiyorsun soğuk bir yuvaya; ta ki akşam olup iki tek atana dek?
Bir garip pusuda gibiyim şimdi yaşananlar bittikten sonra ortaya çıkacak korkak bir asker gibi bekliyorum sanki. Oysa yakışmaz bana korkaklık.. Korkaklık yakışmaz erkek adama! Ben senin sokağına, zifiri karanlıkta da olsa gelirim, çeker alırım ben seni her hengâmeden. Kan gövdeyi götürse de, namlunun ucunda da olsa ellerin tutarım ben... Yeter ki iste sen, yeter ki bir an mutlu olduğunda sırtını dönme tüm hayatına.
Doğru yer doğru zaman gözlerinde bir ışık yanıp gözlerime yansıdığında gelecek. Çek aramızdaki o aynayı tekrar sana yansımasın gözündeki ışık. Bırak vursun yüzüme, gözüme... Bırak aydınlansın şu yalan dolan dolu karanlık bîçare hayatımız...
Şimdi ne yapmak istersen onu yap ama öldüreceksen sen öldür beni, yak sevdamızı savur külünü yollara... Ama dur sakın ağlama, ağlamasın sevdamız !
                                                                                                        İsa Güneruz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder